Tanıklık ettiğimiz bu günler, zamanların en kötüsü olmaya aday.
Salgın var ve biz eczacılar kendimizi, ailemizi nasıl koruyacağımızı tam olarak bilemiyoruz. Her gün eczanelerimizde birkaç Covid-19 hastasını kabul ediyoruz onlarla ilgilenmek elbette işimizin gereğidir ve bizler gereken hizmeti vermek durumundayız. İşte şimdi, eczanelerimizin birinci basamak sağlık hizmeti noktaları olduğuna hem bizler inandık hem de halkımız inandı. Sanki, eczanelerimizde bize karşı daha saygılı ve toleranslı bir hasta profili oluşmaya başladı. Daha iyi dinliyorlar ve bizlerin elimizden geleni yaptığımıza, kendilerine önerdiğimiz tedbirlere güvenebileceklerini hissettiriyorlar.
En başta sorumlu olması gereken Sağlık bakanlığı ve siyasi iktidar ne yapıyor? salgın ile mücadele de önleyici tedbirleri almaktan uzak, salgını küçük gösterme çabası içindeler ve inandırıcı olmayan rakamlar ilan ediliyor. Toplulukların AVM de ve kendilerine siyasi yararı olan diğer mekanlarda (Ayasofya nın açılması gibi) bir arada olmalarına izin veriliyor. Anlaşılan, bu pandemi sürecinde ekonominin işlemesi, vergi toplamanın sürdürülmesi ve siyasi rant insanların yaşamından daha öncelikli..
Bir diğer öncelikleri de, meslek örgütlerinin yasalarını değiştirmek ve böylece meslek örgütlerinin uzmanı oldukları alanda gerçekleri ifade etmelerine ve bu gerçekleri kamuoyu ile paylaşmalarına engel olabilmek. Kendi ifadeleri ile ”siyaset ile ilgilenmelerine” son vermek. Ancak gelin görün ki, siyaset biz eczacılar ile fena halde ilgilenmekte..
Bir Dünya Bankası projesi olan ve AKP tarafından 2004 de hayata geçirilen sağlık reformunun ilaç ayağında ki politikası (siyaseti) sonucu; Yapılan yeni İlaç Fiyat Kararnamesi ile bu gün yaptığımız ilaç cirosunun % de 35 lik(4,5 kademe ilaçlar) kısmında ki karımız % de 13.5 düzeyin inmiştir. Oysa 2004 de tüm ilaçlarda payımız % de 25 idi.
Sadece 2019 yılının ilk sekiz ayında 189 ilaç 1,2,3 cü kademelerden 4,5 ci kademelere geçmiştir. Yani karlılığımız bu ilaçlarda ortalama olarak % de 13.5 inmiştir. Bunları konuşmayacak mıyız? Konuşunca siyaset mi yapmış olacağız?
Biz eczacılar ne istiyoruz?
Eczacılık bizim mesleğimiz, mesleğimiz üzerinde kontrolümüz olmasını istiyoruz.
İlaç bizim doğal ürünümüz, ilaç üzerinde kontrolümüz olmasını istiyoruz.
Biz eczacılar her gün on saat, hafta da 60 saat çalışıyoruz. Emeğimiz ile geçinen insanlarız. Hayatımız üzerinde kontrolümüz olmasını istiyoruz.
Bunları talep edince siyaset mi yapmış oluyoruz?
Bu gün itibarı ile Türkiye de 50 adet eczacılık fakültesi var. otuza yakını son 10 yılda kuruldu. En son kurulanlardan Ağrı eczacılık fakültesi dekanlığı gazete ilanı ile Farmasi teknoloji yani Galenik dersi için hoca arıyor. Verdiği ilanda, aranan özelliklerde, kimya mühendisi olmak koşulunu getiriyor. Şimdi, siyasi iktidarın eczacılık eğitimi politikasına (siyasetine ) halk sağlığı adına ve eczacılık mesleğinin selameti için karşı çıkmak, siyaset yapmak anlamına mı gelecektir.
Anlaşılan o ki siyaset ile ilgilenmeye devam edeceğiz